Verus Magia | Role Play Sitesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Aşk, İsyan ve Planlar

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Sloane Ross Ruthven
Karanlık Lady
Karanlık Lady
Sloane Ross Ruthven


Mesaj Sayısı : 144
Yaş : 31
Tarafı : Karanlık
Kan Durumu : Toujours Pur
Asa : Günaha Davet
Rp Yaşı : 27
Patronus : Kimera
Rp Sevgilisi : Kalbim, bedenim ve ruhumla; daima Masenfer.
Özel Yetenek : Çatalağız
Kayıt Tarihi : 06/03/09
Ruh Hali : Aşk, İsyan ve Planlar Keyifl10

Aşk, İsyan ve Planlar Empty
MesajKonu: Aşk, İsyan ve Planlar   Aşk, İsyan ve Planlar Icon_minitimeCuma 18 Eyl. 2009, 17:11

"Ah tabii! Hep istediğini yaptıran Mas..."
diye söyleniyordu. Her zamanki değişmeyen huyların üzerine, değişmeyen söylenen cümleler de olsa öfkesi hiç azalmamış derecedeydi elbette. Masenfer'in Sloane'e lakayt gülüşleri de Mas'in her zamanki umursamazlığının simgesi gibiydi. Müthiş bir deja-vu. "Hala gülüyorsun!" dedi öfkeyle ona dönerek ve gülmesine son verdi.
Yine de küçük bir olaydı. Sinirlenmeye müsait küçük bir olay tabii. İkisi de genel olarak yorgunlardı. Bugün de o günlerden en bitap olanıydı Sloane adına. Dinlenilmesi gereken bir gün. Brezilya'ya, hele ki Rio de Janeiro'ya -ikisinin de epey bir alay ettiği- gitmek isteyeceği son yerlerden denebilirdi. Evet, abartmıyordu. Keyfi yoktu zaten. Tabiri caizse, aranıyordu. Küçük bir olaya sinirlenmek en büyük zevkiydi bugün. Ya da tepkisiz kalmak, hakim olamayacağı bir şeydi. Yine de Mas'in hakkını veriyordu. Kendisini eski Sloane'e dönüştürmeyi bir tek o yapabilirdi tabii ki. Bugün direnmeli miydi? Eski Sloane'e dönüp, Mas'in böbürlenmesini dinleyemeyecekti. Evet çok zorlanmazdı aslında eskiye dönmemede. Bazen karşısındaki Mas de olsa, merhametsizliğini yitirmiyordu. Ah aslında bunların bütün hepsi de kendini, o günkü halini değiştirmeye çalışmasıydı.
Zaten esas olarak sinirlendiği Mas’in uğraşmasıydı. Şu en büyük Lord zevklerinden, daha masum olanı, sadece Sloane’e ait uğraşmalar. Kendi kendine çok kısa olarak belli belirsiz gülümsedi ve hemen kayboldu. Zihni doğduğundan beri çok yönlü çalışıyordu Sloane'in. Aynı anda fazla şey düşünüyordu. Şu an zihninde yine büyük düşmanları sahne alıyordu. Onları aklından çıkarmaması şaşırtıcı bir durum değil tabii. Yalnızca çok fazla şey düşünüyordu aynı zaman diliminde. Galiba bunu ondan başka biri kaldıramazdı. Sezileri de fazla güçlüydü. Bu nedenden olsa gerek, Sloane bir zihinbendar olmamasına karşın, Mas’in de zihinfendarlığını zor uyguladığı büyücülerdendi Sloane.

Mas’in hala gitmekte ısrar ettiği Rio de Janeiro’ya gidilecekti sonunda. Belki de biraz gülerdi- gülerlerdi. Mas’in bu fazla isteğinden ötürü, Rio de Janeiro’dan hoşlanmadığından dahi şüphe etmişti anlık olarak. İçeri gidip hazırlığını yaptı ve gitme kararı alındıktan sonra fazla üzerinde durmadan Corcovado Dağı’na cisimlendiler. İkisi de bir süre etraflarını seyrealdılar. İlk gelişleriydi. Evet, bilmedikleri çok az yer olsa da buraya hiç gelmemişlerdi. Küçümsedikleri baş şehirlerdendi çünkü. Şu mugglelar ne tür canlılardı yahu? Ufak tefek şeylerden mutlu oluyorlardı. Bilhassa şu karnaval, Rio de Janeiro karnavalları. Eğlenceleri, mutlulukları öyle küçük şeylerdendi ki, ikisi de, hem şaşırıyor, hem iğreniyor, hem de alay ediyorlardı. Zaten bu şehirde tek bildikleri Karnaval alanıydı. Arada keyiflerini yerine getirmek için gelip, izliyorlardı. Bu anılarını hatırlarken Mas’in bir şeyler söylemesi üzerine ona döndü. Fena sayılmaz, diyordu. Sloane’e göre de öyleydi. Beğenmesi olanaksızdı zaten. Yine de rezalet bir izlenim bırakmadı ikisinde de. Her yere toprak rengi hakimdi. Zaten yerleşim alanından epey bir uzaktaydılar. Dağlar, dağ denecek kadar büyük de değillerdi, yüksek de. İddiasızlardı ama sağlam görünüyorlardı. Öyle ki, dağın zirvesindeki toprağın yerini taşa bırakmış kısımlarda mağara benzeri yerler oluşturulmuştu. Bir insanın yaptığı belliydi. Fakat oldukça eski bir dönemden kaldığı da aşikardı. Fazla ağaç olmaması da hoşuna gitmişti Sloane'in. Samimi, canım cicim bir yerleşim alanı havası katmıyordu. Bunları düşünürken, Mas’e baktı. Tanıdığı bir inceleyişi olsa da yabancılamıştı. Belki de her şeyin yolunda olması, yani bulundukları duruma aykırı geldiğinden yabancılamıştı. Öfkeli bakıyorlardı çünkü. Bir şey hatıırlamış gibiydi mimiksiz yüzü. Fakat bu mimiksiz yüzü tanıyordu. Birkaç adım attı Mas'e doğru.


“Sen iyi misin? Bir şey düşünüyormuş gibi bir halin var.” Dedi merak eden bir ses tonuyla. Bir nebze de endişe barındırıyordu. Onun sinirlenmesini istemiyordu. Galiba rolleri değişiyorlardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Masenfer Vell Ruthven
Karanlık Lord
Karanlık Lord
Masenfer Vell Ruthven


Mesaj Sayısı : 55
Tarafı : Sence?
Kan Durumu : Safkan
Asa : Son Nefes
Rp Yaşı : Yirmi Dokuz
Patronus : Timsah
Rp Sevgilisi : Sloane Ross Ruthven
Özel Yetenek : Çatalağız / Zihinfendar & Zihinbendar
Kayıt Tarihi : 05/03/09
Ruh Hali : Aşk, İsyan ve Planlar Defaul10

Aşk, İsyan ve Planlar Empty
MesajKonu: Geri: Aşk, İsyan ve Planlar   Aşk, İsyan ve Planlar Icon_minitimeCuma 18 Eyl. 2009, 18:06

Söyleniyordu, hala devam ediyordu ve biliyordum ki edecekti.
Cevap vermemeyi seçtim. Hatta güldüm bu kadar ufak bir şey için nasıl kavga çıkarabiliyordu. Her zaman bu sorunun cevabını arıyordum Ross ile atışırken. Ama artık kestirip atar olmuştum bunca şey arasında uzamış gereksiz bir konu en son istediğim şeydi. Sustum. Canı sıkkındı sevdiğim kadının. O' na zaman ayırmadığımı iddia ediyordu... Öyle değildi. Bu yüzden bana patlamak için fırsat kolluyordu herhalde. Elimde olmadan gülmeye devam ettim. O da kızmaya.
Ross' un kaprislerini ömrü boyunca çekerdim. Tahammül edebildiğim ya da sahip olduğuma inanamadığım hoşgörü kavramını bana tattırıyordu bazen. Tuhaf oluyordu. Şuan da da aynı durum geçerliydi işte. Açıkçası umursamıyordum. Ufak birşeydi. O da biliyordu ki söylüyordu benim dediğim olurdu. Ve şuan Ross bizi dert ederken ben Heather ile Erech' in bu akşam şu işi sessizce halletmesi gerektiğini düşünüyordum. Hogwarts ile alakalı her durum benim için ilk sıradaydı. Bir tanesi hariç elbette. Sadece benim bildiğim, gizlediğim iş hariç.
Elshworth son görüşmelerinde saçma davranmıştı. Ama O adama acıyordum. Torunlarına şimdilik yanaşmayacaktım. Fakat yoldaşlık zırvalığının boş ümitleriyle kendini kandıran Kevin aynı değildi. Pratt ailesinin biraz kayba ihtiyacı vardı. Sonra gerekirse Allison, O'Quin, Lawrence... Bana karşı gelirlerse soylarını silecektim. Bunu onlarda biliyordu.
Ross' un pes etmiş haline baktım. Evet, bu olcaktı işte. Bunu biliyordum. Her hafta sayısız kez gördüğüm bir ifadeye sahipti şuan. Seviyordum bu halini de. Hatta ben biraz daha sukunetime devam edersem o konuşacaktı. Ve edecektim. Rio' ya gitmemek için onca çaba harcamıştı. Ama yine gidiyorduk işte. Sinirlerini boşa yıpratmıştı. Bunca senenin ardından benim planlarıma müdahale etmemesi gerektiğini anlaması gerekiyordu. O' na birşey sormadığım sürece akıl vermesine katlanamazken kurduğum planı eleştirmesine tahammül etmezdim. Anlicaktı yeniden yaptığını ve bekliyordum.
Sağ elimle umarsızca kulağımı kaşıdım ve gerindim. Gitme zamanı gelmişti. İkimizde konuşmama kararımıza sadık kalarak planın parçası olan Corcovado Dağı' na cisimlendik. Gayet ıssız bir yerdi. Soğuktu da. Doğru yeri seçtiğimi düşündüm. Ve sır tutucusunu da Ross yapacaktım. Etrafı incelemeye devam ederken sessizliğe alışmış kulaklarım rüzgarın uğultusu sırasında O' nun sesini seçti. Durumdan rahatsız olmuş olmalıydı. Eh istediğim de buydu. Uzatmadım ve son derece normal bir şekilde;

" Oldukça iyiyim, sen Fidelius büyüsünü yap, sır tutucusun. Ben kulübeye bakacağım." dedim. ama sonra bunun son derece saçma ve mesafeli olduğunu farkedip geri O' nun yanına döndüm. Ve alnına bir öpücük bıraktıktan sonra "Yapınca, gel." demekle yetindim. Hantal adımlarla kapıyı açıp içeri incelerken burayı o velet için fazla lüks bulmuştum. Asamı hızla çekip ortadaki duvarı yıktım ardından da pencereyi uçurdum. Böylesi daha iyiydi.
Belli olmaz belki küçük misafirim bana katılmak bile isterdi. Bu çok daha vurucu olurdu. Halimden hoşnut bir havayla gülümsedim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sloane Ross Ruthven
Karanlık Lady
Karanlık Lady
Sloane Ross Ruthven


Mesaj Sayısı : 144
Yaş : 31
Tarafı : Karanlık
Kan Durumu : Toujours Pur
Asa : Günaha Davet
Rp Yaşı : 27
Patronus : Kimera
Rp Sevgilisi : Kalbim, bedenim ve ruhumla; daima Masenfer.
Özel Yetenek : Çatalağız
Kayıt Tarihi : 06/03/09
Ruh Hali : Aşk, İsyan ve Planlar Keyifl10

Aşk, İsyan ve Planlar Empty
MesajKonu: Geri: Aşk, İsyan ve Planlar   Aşk, İsyan ve Planlar Icon_minitimePerş. 01 Ekim 2009, 18:41

Neydi bu şimdi? Ross şu durumdan nefret diyordu. Hiçbir zaman haklı olduğu konumundan haksızlık tarafına geçmeyi ve ardından da bu durum için endişelenmeyi. Çok mu bencil davranıyordu acaba? Kimi zaman sadece kendisini düşünüyor ve dikbaşlı bir şekilde bu doğrultuda ilerliyordu. İnat yapıyor ve bu inadı gözlerini kör ediyordu. Hani keçi ya da katır inadı derler ya. Ross'un içinde barındırdığı inat çoğu zaman bundan bile güçlü olabiliyordu. Belki de kendisinde değişmesini istediği nadir şeylerden birisiydi bu. Çünkü bu inat ardından her zaman gülümseyen dudaklarının kenarları aşağıya düşen kendisi oluyordu. Bu durumlarda da işi toparlamak berbat bir his olarak içinde hapsoluyordu. Soğuk rüzgar yüzüne doğru çarparken bir an titrediğini hssetti. Bu titreme soğuktan mıydı yoksa Mas'ın umursamaz tavrına olan öfkesi mi emin olamıyordu. Tek bildiği şey ise tamir olması gereken birşeyler vardı. Az önceki merak dolu cümlesi de ilk adımın kendisi atmış olduğu gerçeğinden başka birşey değildi. Sıradan bir şekilde Ross'a bakan Mas hiçbirşey olmamış gibi kendisine bakarken Ross bir an şaşkınlık duygusuna kapıldı. Onun bu derece sıradan konuşmasına öfkeleneceğini sanmışken yadırgamadığını farkedince ister istemez şaşırmıştı. "Niye?" diye sordu kendi kendine ve zihninde yankılanan cevap onu teselli etti; "Ondan ayrı kalmak istemiyorsun". Bu iyi birşeydi en azından. Mas yaşanan tartışmayı unutmuş gibi, önemsemiyor gibi davranınca Ross da ne istediğinin farkına vardı. Aslında sırtutucunun kendisi olmasına bile ayrı hayret ediyordu. Mas kızınca gözü hiçbirşey görmezdi ve bu ona ayrı bir güç verirken her işini öfkesi ile yapardı. Ross'un da bu hoşuna gitmiyor muydu zaten? Onun gücü ve bu huyunu sevmediğini söyleyemezdi.

Gitmeye hazırlanırken son anda karar değiştirmiş gibi dönüp Ross'un yanına gelmesi, ardından da alnına konan bir öpücük ve basit bir cümle. "Yapınca, gel." Ross bunu gözleri kapalı dinlemişti. Ne diyebilirdi ki? Sadece başı ile onaylamak ile yetindi fakat Mas zaten bunu görmemişti bile. Ağır adımlar ile ilerlerken Ross kaşlarını çattı. Ne yaptığını sanıyordu? Şu an aptal fikirler ile vakit kaybedemezdi. Yapılması gereken işler vardı ve hepsi de önemli işlerdi. Uzun zaman üzerlerinde durdukları plan tıkırında işlemiş, okuldan dönüş sırasında kaçırılan ufaklık ellerine düşmüştü. Ross etrafına bakınarak az dolaşmaya başladı. Av alanını araştıran vahşi bir kedi gibiydi şu hâli ile. Zaten normal olan da bu değil miydi? Savaş alanı bir savaşçı için en önemli şeylerden birisiydi. Güçlerini aptal, ufak büyüler ile kanıtlamaya çalışan, şaşkın büyücü ve cadılara her zaman gülmüştü zaten ve hâlâ daha aklına getirdikçe gülerdi. Asasını çıkarıp da büyüyü yaparken gözleri donuklaştı. Herşeyin yolunda gitmesi için dua ediyordu ve şu ana kadar bir aksilik olmadığından da mutluydu. Mas'ın bulunduğu yerden gelen bir patlama ile hoşnut bir şekilde gülümsedi. Olduğu yerde, başını çevirerek o tarafa bakınca havaya kalkmış, etrafa dağılan toz bulutunu gördü. Anlaşılan Mas içeride iyi eğleniyordu. Fakat ileriden gelen hışırtı sesleri ile başını ister istemez hızlı bir şekilde çevirdi. Gözlerini kıstı ve o tarafı incelerken kimin olabileceğini düşündü. Aptal rüzgarın uçurduğu, kuru yapraklar olduğunu kararına varınca omuz silti ve yüzüne gelen saçları arkasına doğru atıp Mas'ın bulunduğu yere doğru ilerledi. Mas'ın aklından her ne geçiyor ise bundan mutlu görünüyordu. Hele ki etrafın dağınıklığı göz önünde bulundurulur ise öyle olmalıydı. Burayı bu hâle getirme nedeninin bir öfke patlaması ya da bir güç gösterisi olmadığı açıktı. Ross içeriye girip de gıcırdayan kapının sesi ile cadıya doğru bakınca "Yaptın mı?" der gibi bir ifadesi vardı yüzünde. Biraz merak biraz acele biraz da heves doluydu gözleri. Ross'un başı ile onaylayabildi sadece. Az önce içinde duyduğu güç karşısına Mas çıkınca bir anda sönmüştü sanki. Yutkundu. Sesi çıkmıyordu. Tahta zemin atığı her adım ile gıcırdarken Ross içeriyi dolaşmaya başladı. İyi bir yere benziyordu doğrusu. İlgi dolu bakışları penceeye doğru kayarken küçük adımlar ile yarısı kırık olan cama baktı.


- Akla gelmesi zor bir yer.

diye mırıldandı. Kendi kendine konuşur gibi bir edası vardı fakat Ross Mas'ın kendisine hitap ettiğini adı gibi biliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Aşk, İsyan ve Planlar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Verus Magia | Role Play Sitesi :: World Tour :: Rio de Janeiro :: ¨Corcovado Dağı -
Buraya geçin: